17 Ocak 2014 Cuma

HALI - Öykü / Sebahat Mayda YAVUZ







Bir komşum vardı. Eşinin alın teriyle kazandığı parayla geçinirlerdi. İki erkek çocuğunu da okutmaya çalışıyorlardı. Büyük oğlu Edirne'de Üniversitede okuyordu. Yıllar sonra biz başka bir semte taşınınca uzak düşmüştük bu komşumla... Bir gün, durup-dururken bu komşumun halılarının köşelerini kaldırıp kaldırıp baktığı gözümün önüne gelmeye başladı. Çünkü madeni paraları halılarının altına koyar çok lâzım olunca para tamamlamak için kullanırdı onları, aynı bahçedeki evlerde oturduğumuz zamandan biliyordum. Ama yıllar sonra bu halinin durup dururken gözümün önüne gelmesi ve aklımdan çıkmamasına da hayret etmiştim.

O akşam eşim işten eve gelince; ''Bu gece Raife'lere gidelim mi?''dedim. ''Tamam, gideriz'' dedi. Bir kaç saat sonra hazırlandık, kapıdan çıkmadan önce eşime ''yanına para al'' dedim. Şaşkınlıkla yüzüme bakınca ''sen biraz fazla al'' diye tekrarladım. Arabaya bindik ve eski komşuma gittik. Hoş-beş sohbetten sonra, şaka ile ''Raife, sen bugün neden hep halıların köşesini kaldırıp kaldırıp baktın?'' dedim. Şaşkınlıkla yüzüme baktı ''Mari, sen nerden biliyon bunu?'' diye sordu. Şaşırma sırası bendeydi, çünkü ben bugün eskiden kalma o halini hatırladığımı anlatacaktım ona... Gözleri doldu. ''Ekmek alacaktım, 25 kuruş çıkışmadı. Halıların altında da hiç kalmamış aksi gibi.. Defalarca baktım'' dedi. Tam o sırada kapının zili çaldı. Edirne'de okuyan oğlu sürpriz yapmıştı. Kapıyı açınca sevinçle haykırdı Raife ''Sen nerden çıktın böyle oğlum! Hiç haber vermedin ya...'' diye bastı çığlığı... Oğluyla beraber yanımıza geldiler. Hal hatır sorduktan sonra, ''Öldüm yorgunluktan'' dedi Tamer. ''Otobüsle gelmek için param çıkışmadı. Haydarpaşa'ya kadar trenle geldim. Oradan buraya belediye otobüsüyle... Çok yorucu oldu!''
Raife bugün bir ekmek parasını tamamlayamamıştı, oğlunun geldiğine sevinirken, iki gün sonra nasıl döneceğini düşünmeye başlamıştı bile... Hangi parayla? Gözlerinden okuyordum adeta..

''Biz kalkalım artık, geç oldu. Tamer de dinlensin'' derken, göz ucuyla da eşime bakıyordum. Anlamıştı. Raife'nin eşi Nazif'e doğru gitti ve cebinden çıkardığı parayı birazda zorla, çocuklar görmeden avucuna sıkıştırdı.

Keşke hikâye olsaydı...